8 Şubat 2010 Pazartesi

Kabuğumla Mutluyum



Onlar annelerinin kim olduğ
unu hiçbir zaman bilemezler ve bence o sebepten tehlikelere karşı kendilerini koruyacakları kabukları var. İstemediklerinde başlarını sokarlar içeriye 'istemiyorum,sizinle ilgilenmiyorum' tavrını başlangıçta koyarlar... Bizse yaşamımızın ortalama 9 ayını annelerimizin karnında yer alarak geçiririz. En çok bu gösterir aramızdaki bağı. Kim kimle 9 ay boyunca etle tırnak gibi yaşayabilir ki? Kimi zaman uykusundan ederiz (ki genelde diyebiliriz buna), kimi zaman aç bırakırız, kimi zamansa hiç yemeyeceği şeyler yedirtiriz. Tüm bunlardan sonra dünyaya geldiğimizde bile benzer işkencelere devam ederiz, sonra daha büyük sorunlar çıkar ortaya. Okul, dershane, kitap, defter derken bizim minik büyür ergenlik dönemine adım atar kimileri annesini beğenmez.. Bu çetrefilli dönem atlatıldığında minik kuşumuz artık yuvadan uçmaya hazırdır. Ya üniversite için farklı bir şehre ya da kendi yuvasını kurmaya gider, mevsimi gelmiş göçebe kuşlar gibi. Ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Geri geldiginde aynı mevsimde bıraktığı halde kimseyi bulamayacaktır.
Bu aşamaya kadar(kimi zaman bundan sonra dahi) insanların kabuklarının da anneleri olduğunu düşünmüşümdür hep.


Bugün yetiştirilen çocuga özlemi gördüm bir annenin gözlerinde görmemek için kör olmak gerekti zaten.

Tek istediğim ellerini yukarı kaldırıp poz vermesiydi, o önce bunu beden dilinde yok olarak kullandığımız hareketle bağdastırdı sonra kimse kalmadı zaten herkes gitti dedi. Derken bir volkan patladı kızgın lavlar yanaklardan çeneye kadar süzüldü! Yıldırımlar çaktı ve yağmurlarla bütünleşti. Oysa herşey ne güzel başlamıştı gülme krizine dahi tutulmuşken neden bu hüzün?

Geçmişe özlem, kaybedilen şeylere özlem, pişmalık, sitemkarlıktı içini acıtan üzülme diyemezdim; ben de uçan bir kuştum!

İclal Aydın'ın şiirinde söyledigi gibiydi hali,
'bir gün; beni nasıl paslı bir makasla,nasıl derinden budayıp gittiğini fark ettim...yeni bir filiz veremeyecek kadar derindi kesip attıkların;sensizlikle oluşmuş hastalığıma senin bile çare olamayacağını,benim için artık çok gecikildiğini anladım.."

diyecekti, söyleyecek sözüm yoktu. Ağlayan çocugu kandırmak için birşeylerle oyalamaya çalışırsınız yaa aynı yöntemle ilgisini farklı bir yöne cekmeye çalıştım ama benim kabuğum sağlamdı güçlüydüm, onun kabuğu neredeyse hiç olmamıstı savunmasızdı, yaralıydı..

Herkes gider anneler kalır, kimse hissetmez annen hisseder içinde olup biteni seninle o yaşadı 9ay ondan iyi kim anlayabilir ki seni..

Bazen unutulan kısım iste bu, kabuğuma cekilsem diyorum söyle uyusam uyansam tekrar uyusam, kabuğum beni korur, bir tek annem olsun diyorum bana bir şey olmaz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder