9 Ağustos 2010 Pazartesi

Kuzey Ege incisi Erikli



Anı yaşa modunda aniden verilen bir karar sonucunda kendimizi sabahın köründe otobüste bulmuştuk. Erikli serüvenimiz de böyle başladı

Kısaca Erikli’den bahsedeyim size. Adını içtiğimiz tatlı sudan alıyor gibi gelse de aralarında isim benzerliği dışında herhangi bir bağ yok. Kuzey Ege’de, Saros Körfezi’ne kıyısı olan, genelde yazlıkların bulunduğu şirin bir beldemiz. Keşan ilçesine bağlı ve Edirne ilimizde yer almakta. İstanbul’da yaşayan Marmara Denizi ve Karadeniz’i tercih etmek istemeyenler için ideal bir coğrafyada bulunuyor. İstanbul’a 4 saat uzaklıkta (20dakika mola süresi dahil), yani çok uzak sayılmaz.





Keşan’dan Erikli’ye istikametine ilerlediğinizde öncelikle bir kıyı set gölü (lagün) olan Tuzla Gölü başını kaldırıp karşıladı bizi. Biz Tuzla Gölü’nün yıllar süren oluşumunu izlemeye koyulurken yükselti azaldı ve az bir zaman sonra deniz seviyesindeydik. Daha da yakından algılamak için otobüsten iner inmez 2 adım uzaklıktaki plajımıza ulaştık. Kumun sıcaklığı terliğimin arasından içimi ısıttı, 2 dakika içinde beynim soba misali yanıp tutuştu. Hiç vakit kaybetmeden mayolarımızı giyindik ve sabahların vazgeçilmezi olan kahvaltımız için araştırma sürecine başladık. Tam da bu sırada yemek mekanları konusunda Eriklilerin hiç de becerikli olmadıklarını, kahvaltı yapacak doğru düzgün bir mekan olmadığını öğrendik. Denizin hemen paralel sokağında küçük bir büfe tarzı mekana giriş yaptık (merak edenler için plajdaki tek beach clubun girişinin yanında kalıyor) ve tostlarımızı sipariş ettik. Takdir size kalmış ama biz beğenmedik. 
Sonra bahsi geçen beach cluba doğru yol aldık. Farklı deniz mekanlarında olduğu gibi giriş ücreti almıyorlar yiyip içtiğinin parasını ödüyorsun. Gölgede armutlarda dinlenmek isteyenler için ideal diyebiliriz. Az zaman sonra dayanamayan ben ve ısrarlarıma dayanamayanlarla masmavi suların derinliklerine kendimizi bıraktık Yazımın başlığı işte tam da bu sırada oluştu. Vucüt ısımızın dehşet derecede arttığı o sıcak havda deniz suyu olduğundan daha soguk hissediliyor haliyle. Abartı derecede soğuk olmayan bu denizimize bile girmek bana baya vakit kaybettirebiliyor. Sağ sol yaparak bir anda ilerleyip sevinç çığlıklarıyla kendimi Ege’nin incisi sandım 

Tek kelimeyle Erikli denizi muhteşemdi azıcık tuzlu diyebiliriz ama Akdeniz yanında bir hiçtir tuzu. Deniz gözlüğüyle bakabilme fırsatımda oldu içi dışı bir:D Havuz misali, nefisti. Merak edenler için girişte azıcık taşlık alanı geçer geçmez kumlar ağırlığını koymuş bir daha karşınıza çıkartmıyorlar taşları. Çok geçmeden derinleşiyor ama kısacık oyun alanı beklemeyin yüzme bilenleri az ilerde bir tepecik bekliyor ve mutlu mesut temizcene keyiflerine burada devam edebiliyorlar. O tepecikte az halaylar çekmedik, yemeğine top oyunları oynayıp yaralandık ve çok eğlendik


Biz günümüzü Joker Beach Club’ta geçirdik. Sahilin hemen kenarında yer alıyor alışılmışın aksine iskele üzerinde değil öyle birşey hayal etmeyin. Zaten çok gelişmiş bir yerde değil burası tamam market anlamında tatmin ediyor ama gerisi boş. Zaten dediğim gibi yazlık kiralama üzerine ticaret dönüyor çok fazla otel, pansiyon yok. Dolayısıyla kendin pişirip, kendin ye beğenmiyorsan diyorlar sana 

Madem yiyecek birşey yok bildiğimizden şaşmayalım dedik, simidi tercih ettik. Hemen kumsalda kafasındaki onca ağırlıkla yaşam savaşı veren simitçi abimiz geldi. Artık geliştirmişler işi onlar da kaşarlı satıyorlar neyse o mu bu mu derken adamın aklı karışmış olcak ki 4 simit için 4 buçuk lira ödedik. Adam gidince fark edince de yeniden gelmesini beklemeye koyuldum. 'Aaa işte orada' dedikleri simitçiye koşturup biz senden 4 simit almıştık şurda oturuyoruz eksik para üstü vermişsin diye hararetli bir şekilde anlatırken adam kibarca sözümü kesti Yok ben size satmadım dedi başta kazıklamaya çalıştığını düşünsem de sahilde birbirine o kadar benzeyen simit satan 50 beyefendinin var oldugunu ögrendim. Bu unutun demek oluyor anlayacağınız. 

Extra çok fazla birşey yok aslında tatil özlemiyle yanıp tutuşuyorken içime su serpti Ben pek mutlu oldum eğlendim ne diyelim darısı da başınıza. Tekirdağ’da durma fırsatınız olursa köftesini de tadın derim Meşhur Köfteci Ali usta var giderken sağda dönerken solda. Şimdilik bende bu kadar daha çok gezersem daha çok yazarım inşallah. 


Görüşmek üzere beni özleyin 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder