27 Mart 2010 Cumartesi

Vahşeti Çağırırken Son Nefes

Lodoslu bir sonbahar akşamıydı, içim içimi sıkıyor vücudum balon misali şişip havalanmamak için derin bir çaba içine çırpınıyordu. Nefes alamıyordum, boğuluyordum sanki denizin 9500 metre altında vurguna uğradığım anı yaşıyordum... O an istediğim kadar bir daha balkondan kendimi atmayı ister miyim bilmiyorum, içmeden sarhoştum ve başka bir alemdeydim sanki... Aşağı atlamayla ilgili hiç bir kaygım yoktu, arkamda bırakacagım kişilerden bir tek onu düsündüm!

Keşke, keşke yanında olsaydım, uzatmasaydım, benim yüzümden diye aşağı koşturmuş parçalanmış vücuduma basmadan ilerlemeye çalışırken bedenimden ayrı duran kolumun üstünden atlıyor ve en büyük parçama ulaştıgı an yığılıyor. İnanamıyor, kımıldayamıyor sara geçiren herhangi biri gibi kafatasımın yanında öylece uzanıyor. Titremesi geçtikten sonra, gözleri kapanıyor biraz zaman sonra balkonlara, pencerelere insanlar doluşuyor, herkes bu vahşet karşısında şoke olmuş durumda 13 yıllık binalarında daha önce buna benzer bir şey yaşamamışlar. Kendileri meraklarını gidermeye çalışırken; çocuklarını korumaya çalışıyorlar.



Aslında her şey çok sakin gerçekleşti; önce rüzgarın ağaçları nasıl şekilden şekile soktugunu görebilmek için sandalyeye oturdum balkonda, sonra ağaçları göremediğimi fark edip balkon duvarına oturup ayaklarımı aşağıya sallandırdım. Sonrası bir anda oluverdi. Filmlerdeki gibi gökyüzünde süzülmek istedim. Tek farkı aşağıda beni bekleyen itfaiye erlerinin olmamasıydı ya da bir şeyi protesto etmiyordum... Derdim kendimleydi, kendi içimdeydi ve gerçek nedeni kimse asla öğrenemeyecekti...

Annemi, canımın parçasını aklıma getirmedim hiç, onunla bir şekilde görüşecektik; benim annem orda da beni tanırdı! Ve bu düşünceler içinde güvende durmamı saglayan ellerimi bıraktım, kendimi hafifce ittim işte artık oturmuyordum! Giderek hızlandım, çarptıgım balkon demiri ipleriyle hem canım yandı, hem farklı bir yere savruldum! Darbeler vücudumda muhtemelen morluklar ve yaralar bırakacaktı ama zaten saniyeler için hiçbir şey hissetmeyecektim, mutluydum! Tam 4. katta darbelerimin acısını yaşamak istedigimi, hiçbir şey bırakmaya hazır olmadıgımı hissettim, hayata tutunmak istiyordum ve müthiş bir hızla aşagı dogru savrulurken geride yalnızca 3 katım vardı! Ellerimin tutunma çabası hüsranım oldu, sadece kımıldatabilmiştim...

Benim son nefesim yere düştüğüm anda çarpmanın etkisiyle vücudum parçalara ayrılmadan önceydi ve o nefeste bile o vardı...

13.10.2009
Bir research methodology'de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder